27 Ara ENGELLİLER KONFEDERASYONU 2020 YILI GENEL DEĞERLENDİRME
2020’nin Engelli Hakları Açısından Değerlendirilmesi
Engelli kişilerin sayısal verileri:
Türkiye’de engelli nüfusu konusunda net bir sayı yoktur. Engelli nüfusu net olarak bilinmemekle birlikte, Türkiye’de engelli sayısına ilişkin belirli araştırma sonuçları mevcuttur. 2002 yılında TÜİK tarafından bu sayının nüfusu yüzde 12,29’u olduğu ifade edilmiştir.
Ancak sonraki yıllarda tüm nüfusu kapsayan bir araştırma veya sayım yapılmadığı için bizler an itibariyle güncel engelli sayılarını bilemiyoruz. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2016 yılındaki Türkiye Sağlık Araştırması çalışması sonuçları da tam bir sayı vermemektedir. Bu çalışmaların Avrupa Ülkeleri ile kıyaslamasında Temel aktiviteler zorluğunu sürekli yaşayan kişiler kategorisinde Türkiye nüfusunun % 16,2 si bu kapsamda çıkmaktadır.
Eksik ve yetersiz de olsa tüm bu araştırmalar gösteriyor ki Türkiye’de yaşayan engelli kişi sayısı nüfusun %10’undan fazladır.
Buna göre Türkiye’de en az 8.5 Milyon engelli kişi yaşamaktadır.
Yapılan tüm engelli araştırmalarında kadın engellilerin erkeklerden daha fazla olduğu görülmektedir.
Engellilerin sayısal veri tabanını oluşturmak için ciddi ve kapsamlı bir çalışma yapılmalıdır. Bu çalışmanın başarısı için yerel yönetimler, muhtarlıklar ve engelli STK‘ları sürece dahil edilmelidir.
Kadın Engellilerin Temel Sorunları:
Bir kişi düşünelim hem engelli, hem de kadın. Kadın engelliler yaşamlarını çok daha zor koşullarda sürdürüyorlar. Bu kapsamda kadın engellilerle ilgili bazı gerçeklere değinmek gerekir.
Pandemi sürecinde yapılan bir çalışma ya göre;
Engelli olmayan kadınların işsizlik oranı yüzde 16,3 iken engelli kadınlar arasında işsizlik oranı yüzde 32’ye yaklaşıyor.
Engelli kadınların yüzde 34’ü eşlerinden, yüzde 16’sı babalarından, yüzde 13’ü annelerinden, yüzde 11’i ise çocuklarından şiddet görüyor. Engelli kadınlara yönelik şiddetin yüzde 80’i ev içinde gerçekleşiyor.
Engelli kadınların yüzde 27,3’ü herhangi bir hakkının ihlal edildiğini kabul ediyor. Bu durumda olanların yüzde 80,8’i hak arama mekanizmalarını kullanamadığını söylüyor.
Engelli kadınların yüzde 43,9’u psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğunu, bunların yüzde 93’ü psikolojik destek alamadığını belirtiyor.
Kamu kurumları tarafından oluşturulan destek hatlarını (Alo 183 Telefon/Whatsapp hattı, Vefa Destek Hattı, Hayat Eve Sığar uygulaması) kullanan engelli kadınların yüzde 62,7’sine göre bu hatlar erişilebilir değil.
Engelli kadınların engellilik ve toplumsal cinsiyetten kaynaklı olarak çoklu ayrımcılığa maruz kaldıkları tespit ediliyor.
Engelli kadınların toplumun dezavantajlı kesimi olan engelliler içinde daha da dezavantajlı durumda oldukları bir kez daha görülüyor.
Engelli kadınların yaşamlarını kolaylaştırmak için kâğıt üzerinde de olsa var olan uygulamalara ilaveten artı pozitif ayrımcılık uygulanmalıdır.
İstihdam engelliler için yaşamsal en temel haktır.
İstihdam tüm Türkiye’nin olduğu gibi engellilerin de en önemli sorunudur.
TÜİK’in Temmuz 2020 istihdam verilerine göre, Türkiye’de işgücüne katılma oranı yüzde 49,5 iken, çalışabilen engellilerin işgücüne katılım oranı ancak % 22’dir. Yasal zorunluluktan dolayı engelli işçi çalıştırma kotasında kamu kurumlarındaki personel açığı 8 bin den fazladır.
Ülkemizde genel işsizlik oranı, resmi rakamlara göre %13 dolayındadır. Oysa bu oran, engelliler arasında % 78’ler seviyesinde seyretmektedir. Bu uçurumun kapatılması için özel sektörde % 3, kamu sektöründe % 4; devlet memurluğunda ise % 3 oranında zorunlu engelli kotası uygulanmaktadır. Bu kotalar bugüne dek bir hayli işe yaramış ve engellileri rahatlatmıştır. Ancak bu yılki atamalardan sonra engelli kamu personel kotası dolsa bile binlerce engelli, işsiz kalmaya devam edecektir. Nitekim 15 Kasım’da yapılan, engelli kamu personel sınavına yüz bine yakın engelli katılmıştır.
Engellilerin kendi işini kurmasına yönelik verilen kişi başı hibe miktarları bir yandan yükseltilirken diğer yandan o hibeler engellilerin erişimleri engellenmektedir. Engelli işçi çalıştırma zorunluluğunu yerine getirmeyen işverenlerden kesilen cezalardan oluşan bu fon yasa gereği engellilerin iş ve mesleki kazanımları için verilebiliyor. İlgili yönetmelikte yapılan küçük oynamalarla engellilerin bu fondan yararlanmaları nerdeyse olanaksız duruma getiriliyor.
Bu gerçeklikler karşısında söylenecek başka söze gerek yoktur.
Yeni yasama döneminde zorunlu engelli kotalarının %6’ya çıkarılması için yasal değişiklikler fazla gecikmeden yapılmalıdır.
2021 yılı başında kamuda en az 12 bin engelli istihdam edilmelidir.
Batı ülkelerinde olduğu gibi, destekli istihdam seçenekleri yürürlüğe konulmalıdır.
2021 bütçesinde ne engelliler ne de toplum düşünülmedi.
2021 Bütçesinin hem genel rakamlarına hem de kurumlara tahsis edilen rakamlara baktığımızda bütçenin faiz, rant ve silaha hizmet ettiğini açıkça görebiliyoruz. Üretime yönelik ciddi bir pay yoktur.
Milyonlarca engelli eğitim, sağlık, istihdam ve erişilebilirlik gibi yaşamsal haklara ulaşamazken; 1 Trilyon 346 Milyar 139 Milyon TL’lik merkezi bütçenin sadece yüzde 1,6’sı engellilikle ilgili tahsis edilmiştir.
Bu yaklaşım engellilerin ve ailelerinin toplam nüfus içerisindeki varlığı ile orantılı olmadığı gibi var olan sorunlara da kalıcı ve yapısal çözümler öngörülmediğini göstermektedir.
2021 yılının tüm engellileri kapsayacak şekilde hakların uygulanmaya başlandığı ve engelliliğe ilişkin yaşamsal, sosyal, kültürel ve kurumsal engellerin azaltıldığı bir yıl olmadığını yapılan bütçe tercihinde açıkça görüyoruz.
Engellilere verilecek hizmetlerin öncelikle yasal zeminde bütçeleri oluşmalı. 2021 bütçesinde engelli haklarının uygulanması konusunda acil değişiklikler yapılmalıdır.
Eğitimin engelli haklarına uyum programından geçirilmesi şarttır.
Engellilerin eğitiminde yaşanan sorunlar diz boyu. Öncelikle eğitimde insan odaklı bir yaklaşım sağlanmalıdır.
2021 yılı Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin iç kurumsal dağılımına baktığımızda engellilerin eğitimiyle görevli Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün bütçesinin Bakanlık bütçesine oranı % 1’ler düzeyindedir.
Okul ve sınıfların erişilebilirlik mevzuatından uzak olduğu, müfredat içeriğinde ve sunumunda engelliler esas alınmadığı için engelli öğrencilerin eğitiminde ciddi aksamalar yaşanmaktadır.
Özel eğitim okullarında, özel eğitim sınıflarında ve kaynaştırma eğitiminde okul, sınıf ve eğitimcilere kapsamlı bir engelli haklarına uyum programı uygulanmalıdır.
Sadece engellilere eğitim veren öğretmenlerin değil bir bütün olarak topluma yön veren tüm eğitim camiasının insan odaklı, engelli haklarının farkındalığı için uyum programına alınması yönünde planlama yapılmalıdır.
Eğitimde tekçi, ırkçı, ayrımcı, kendinin dışındakileri aşağılayıcı ve evrensel eğitim normlarından uzak her türlü uygulama terk edilmelidir.
Engellilerin Seyahat hakkı korunmalı.
Engelli bireylerin temel yaşamsal hak ve kazanımları başta kamu olmak üzere çoğu çevrelerde sanki onlara verilen bir sadaka veya tek yanlı lütuf gibi görülmektedir. Bu algının mutlak değişmesi gerekir. Bu yaklaşım hem engellileri rencide etmekte hem de sosyal devlet ve insani yaklaşım açısından sorunludur.
Engellilerin, ücretsiz seyahat hakkının uygulamasında dönem dönem ayrımcılığa maruz kaldığını, yakın dönemde TCDD sorununda da yaşayarak gördük. Pandemi dönemini bahane eden TCDD yetkilileri engellilerin trenlerde ücretsiz seyahat etme haklarını askıya aldılar. Burada ilk akla gelen özelleştirme planları yapılan hızlı tren sisteminin daha karlı ve pürüzsüz bir şeklinde yandaşlardan birine sunmak olduğudur.
Ancak başta Konfederasyonumuzdan olmak üzere şiddetli tepkilerin gelmesi sonucu yetkililer geri adım atmak zorunda kaldılar.
Yine engellilerin araç alımındaki yasal olarak ÖTV muafiyeti hızla işlevsiz hale getirilmektedir. 2020 yılı içinde araçlardaki ÖTV oranları % 150’lere varan oranlarda artırılırken engellilerin araç alma kotası sadece % 9,13 oranında artırılmıştır. Bu haksızlık nerdeyse engellilerin ÖTV siz araç alma hakkını ortadan kaldırmıştır. Bunun derhal düzeltilmesi gerekir.
Engellilerin Ulusal ve Uluslararası yasalarla güvenceye alınmış ulaşım ve seyahat hakları tüm toplu taşım araçlarında kara; deniz ve hava araçlarında ayrımsız uygulanmalıdır. Bu alanda maliyet hesapları yapılmamalıdır.
Ağır engellilere, özellikle zihinsel engellilere evde bakım sağlayan aileleri desteklenmeli.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının idari kayıtlarında “Ağır Engelli” olan kişi sayısı 764 bin 271 olarak belirtilmiştir. Bunlardan 520.068 kişiye evde bakım hizmeti verilmektedir.
Evde engelliye bakım hizmetinin çoğunu engellilerin anneleri vermektedir. Bunun tam sayısını bilmiyoruz. Ancak evde bakım hizmeti veren annelerin sadece 1.757’si 5510 sayılı yasanın 28/8 maddesi kapsamında sosyal güvenlik sistemine dahildir.
Evde bakım yapan aile fertleri mutlaka SGK şemsiyesi altına alınmalı. Evde bakım hizmeti günlük 8 saatle sınırlı olmadığı için evde bakım aylığı en az bir buçuk asgari ücret seviyesinde olmalıdır.
Bakım hizmeti veren ailelere gelir kotası uygulamaktan vaz geçilmelidir.
Engelli Aylıkları:
Bilindiği üzere 2022 sayılı yasa kapsamında geliri olmayan, engellilere engelli aylıkları verilmektedir. Bu ödemelerin kökeni sosyal devlet olmanın bir gereği olarak ihtiyaç sahiplerine belli kurallar çerçevesinde temel bir hak olarak ödenmekteydi. Bu hak 2013 yılına kadar temel bir hak kapsamında Emekli Sandığı bünyesinde memur maaşları katsayı hesabına göre düşük de olsa bir hak olarak görülmekteydi.
Ancak hükümet 2013 yılı şubat ayında yaptığı bir yasal değişiklikle engellilerin bu haklarını SGK kapsamından çıkararak kaymakamlıklar bünyesindeki Sosyal Dayanışma Vakıflarına devretti. Böylece engelli aylığı fiilen bir hak olmaktan çıkarıldı, iktidarın keyfi uygulamalarına bırakılmış oldu. AKP Hükümeti tam da kendi sadaka kültürü anlayışına uygun bir şekilde engellileri ilçelerdeki AKP İlçe teşkilatlarının inisiyatifine bıraktı.
Bu engelliler açısından çok önemli nitel bir hak kaybı oldu.
Günümüz itibariyle 448.335 engelli birey (raporları % 40 – 69 ve 18 yaş altı engelli ailesi) 567,97 TL, 282.820 engelli birey (raporları %70 ve üzeri) 851,95 TL aylık almaktadır.
Engelli aylıklarının ve engelli bakım ücretlerinin belirlenmesinde ailenin değil engellinin kendi geliri baz alınmalıdır.
Bugün muhtaçlık aylığının ödenmesi için “Hane içinde fert başına düşen gelir” kriteri uygulamasından vazgeçilip engelli bireyi bağımsız bir hak öznesi haline getirmek için engellinin kendi fiili geliri esas alınmalıdır.
Muhtaçlık aylığı günümüzün temel geçim gereksinimleri dikkate alınarak yeniden belirlenmelidir. Her durumda asgari ücret seviyesinden az olmamalıdır.
Engellilerin emekliliğini iptal eden uygulamalara son verilmelidir!
5378 sayılı Engelliler Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 2005 yılından bu yana Sağlık Kurulu Raporları Yönetmeliği beş kez değişmiş ve her seferinde değişik engellilik ölçütü getirilmiştir. Daha önceki raporlarında engelli sayılan yurttaşlarımız, değişen yeni yönetmeliğin getirdiği yeni kriterler karşısında engelli olmaktan çıkmışlar ve kazanılmış haklarını yitirmişlerdir. Bunun en son örneği emekli engellilerde yaşanmaktadır. SGK, emekli engellileri ihtiyaç duyması durumunda yeniden heyet raporu almaya zorlamakta; sonucun, daha önceki oranlardan düşük çıkması halinde emekliliğini iptal etmektedir.
Sık sık değişen engellilik durumu değerlendirilmesine ilişkin Sağlık Kurulu Rapor yönetmelikleri nedeniyle engellilerin emekliliklerinin iptal edilerek ileri yaşlarında açlığa mahkûm edilmeleri uygulamasına derhal son verilmelidir.
696 sayılı KHK’nın bu yanlış uygulamaya yol açan maddesi iptal edilmelidir.
Erişilebilirlik ve Evrensel Tasarım esas olmalı.
30-05. 1997 tarihinde 57. Hükümet döneminde çıkarılan 572 sayılı kanun hükmünde kararnameye göre:
‘Fiziksel çevrenin özürlüler için ulaşılabilir ve yaşanılabilir kılınması için, imar planları ile kentsel, sosyal, teknik altyapı alanlarında ve yapılarda, Türk Standartları Enstitüsünün ilgili standardına uyulması zorunludur.”
‘Ulaşım araçlarının özürlülerin kullanımına ve ulaşılabilirliğine uygun olmasını sağlamak ve özürlüler için, ulaşım ile sosyal ve kültürel amaçlı hizmetlerden ücret almamak veya indirimli tarife uygulamak, büyükşehir belediyelerine ait ve büyükşehir belediyeleri tarafından işletilen veya kiraya verilen büfeler, otoparklar gibi işyerlerinin özürlüler konumunda kolaylık sağlamak.’
Bu KHK’nın gereklerinin yerine getirilmesi için 7 yıl süre tanındı. 8 Yıl sonra 5378 sayılı Özürlüler Kanunu çıkarıldı. Bu kanunda da fiziki erişilebilirlik tekrar yasal zorunluluk durumuna getirildi ve 7 yıllık bir süre daha tanındı.
7 Yıllık ikinci süre de dolduktan sonra hükümet 3’er yıllık ve 1’er yıllık uzatmalar şeklinde aynı politikasını devam ettirmektedir. Geldiğimiz nokta budur.
Engelli haklarının esaslarından birini oluşturan erişilebilirlik başlığında bir seferberlik başlatılmalıdır. Kentsel dönüşüm tartışmalarında ve bütçelerinde engelliliğin evrensel tasarım yaklaşımı ile mutlak kapsamlı bir başlık olarak yerini almasını bekliyoruz. Deprem, yangın ve diğer toplu felaket alanlarında engellilerin karşı karşıya bırakıldığı riskleri öngörmeyen bir kentleşme ve yapı politikası insan odaklı değildir. Herkes saniyeler içinde bulunduğu binayı terk etmek durumunda kalırken engelliler ve aileleri o binalara giriş ve çıkışlarda yaşamsal sorunlar yaşıyorlar. Bu kapsamda sadece merkezi yönetim bütçelerinde değil yerel yönetim bütçelerinde de engellilik yaklaşımı dikkate alınmalıdır.
Bu sadece engellilerin talebi değil insan onuruna yakışır bir sosyal çevre düzenlemesinin de gereğidir.
AKP Hükümetinin yaşam alanlarının erişilebilir standartlara getirilmesinden vaz geçtik artık. İmar barışı adı altında asgari fiziksel özelliklerin altında olan milyonlarca binaya para karşılığı uygunluk raporu verilmesi kabul edilemez. Bu öncelikle tüm engellilere yapılan en büyük kötülüktür.
Erişilebilirlikle ilgili olarak var olan yasal zorunluluklar bir daha ertelenmeden derhal gereğinin yapılması sağlanmalıdır. Uluslararası ve Ulusal TSE standartlarına daha fazla gecikmeden uyum sağlanmalıdır.
Pandemi süreci önce engellileri vurdu!
Covid-19 pandemisinin tusunamiye dönüşmesi öncelikle engellileri vurmuştur. Engellilere yönelik hizmetler ciddi boyutlarda aksamakta; hastaneler, acil durumlar için bile randevu vermemekte; biyonik kulak kullanıcıları pil için randevu alamamakta; kur artışları nedeniyle cihaz, pil, protez, ortez, tekerlekli sandalye, baston vs. fiyatları olağanüstü artmaktadır. Engelliler arasında yoksulluk derinleşmiştir. Çalışan birçok engelli ücretsiz izne ayrılmıştır. İdari izinli sayılmaları konusunun belirsizliğini koruması nedeniyle büyük bir risk ile karşı karşıya gelmişlerdir. Engelli öğrenciler ya yoksulluk nedeniyle yeni teknolojik araçlara sahip olmadıkları için ya da EBA sistemindeki erişim güçlükleri yüzünden uzaktan eğitimden etkin ve verimli olarak yararlanamamaktadır.
Engelliler Konfederasyonu’nun 2020 Yılı Faaliyetlerinin Özeti:
Pandemi sürecinin başlamasıyla birlikte engelli haklarının hassasiyeti nedeniyle faaliyetlerimizi şartlar dahilinde hızlandırdık. Bu dönem itibariyle konfederasyon olarak yaptığımız faaliyetlerimizi şöyle özetleyebiliriz.
Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü Orhan Koç’a 24 Şubat 2020 tarihinde bir ziyaret yapılmıştır.
Ziyaretimiz, yakalanan pozitif hava nedeniyle hemen bir çalışma ve müzakere toplantısına dönüşmüştür. Engellilerin temel, sorunlarına ilişkin karşılıklı değerlendirmeler ve çözüm önerileri üzerinde duruldu.
Pandemi süreci nedeniyle Konfederasyonumuz adına Engelli Tutukluların Serbest Bırakılması için 27 Mart Günü bir basın açıklaması yapıldı.
Salgın Döneminde Engelli Hak Kayıplarıyla ilgili 7 Nisan 2020 günü bir basın açıklaması yayınlandı.
10-16 Mayıs Engelliler Haftası dolayısıyla özellikle Covıd-19 sürecinin engelliler üzerindeki etkisi, engellilerin eğitimi ve engelliler arasındaki işsizlik konularına ve bu sorunlar ile mücadele ederken toplumun her kesimi ile ortak mücadele etmenin gerekliliğine vurgu yapan bir basın bildirisi hazırlanarak basın kuruluşları ile paylaşılmıştır. Bu basın bildirimiz 55 İldeki İl Engelli Meclislerimiz aracılığıyla yerel basında da geniş yer bulmuştur.
“Engelli Üniversite Öğrencilerinin Savunuculuk ve Katılım Becerilerinin Geliştirilmesi Projesi” 22.06.2020 tarihinde imzalanarak uygulamaya başlanmıştır. Projemizin uygulama süreci 10 Üniversitede engelli öğrencilerle birlikte planlandığı şekilde devam etmektedir. Projenin hedefi Engelli Üniversite Öğrencilerinin Savunuculuk ve Katılım Becerilerinin Güçlendirilmesidir.
13 Temmuz 2020 tarihinde, CHP Genel Merkezinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Özgür Özel, Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağababa ve İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ile görüşmeler yapılarak; Engelli haklarının durumu, gelişimi konuları müzakere edilmiştir.
Bir gün sonraki CHP gurup toplantısında taleplerimiz Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu tarafından dile getirilmiştir.
18 Temmuz 2020 tarihinde Konfederasyon merkezinde HDP Engelli İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu’nun katılımıyla bir planlama toplantısı yapılmıştır. Sayın Piroğlu ile engellilerin erişim sorunları ve engellilik alanında verilecek mücadeleye toplumun diğer kesimlerinin de dahil edilmesinin önemi üzerine bir görüşme gerçekleştirilmiştir. Piroğlu her fırsatta sorunlarımızı taleplerimiz doğrultusunda TBMM’nin gündemine taşımaya devam etmektedir.
11 Temmuz 2020 tarihinde Global Haber kanalı başta olmak üzere bazı televizyon kanallarında Ulaştırma Bakanlığının corona virüs önlemlerini bahane ederek demiryolları ulaşımında engellilere yönelik uyguladığı haksız kısıtlamaya ilişkin Konfederasyon görüşlerini açıklayan özel bir röportaj gerçekleştirilmiştir. Bu röportaja ana haber bültenlerinde geniş yer verilmiştir. Nitekim daha sonra Ulaştırma Bakanlığı engellilere yönelik bu uygulamadan vazgeçmek zorunda kalmıştır.
Aktif Yurttaşlık Hakkımızdır, Türkiye Engelliler Meclisine Doğru Projemiz kapsamında 55 İlde oluşturduğumuz İl Engelli Meclislerimizle birlikte Konfederasyon olarak ortak etkinlikler yapmaktayız. Bu bizim faaliyetlerimizin tüm yurtta yayılmasını kolaylaştırmaktadır.
11 Ekim 2020 tarihinde yapılacak olan EKPSS’den önce engelli atamalarının yapılmasına yönelik Konfederasyonumuz öncülüğünde bir deklarasyon yayınlanmıştır. 100 den fazla engelli STK’nın imza koyduğu bildiri yayınlanmıştır.
9 Eylül 2020 tarihinde saat 14.00’te, İllerde, İl Engelli Meclisleri öncülüğünde AÇSH İl Müdürlükleri önünde, Ankara‘da ise Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı önünde engellilerin kamuda istihdamına yönelik bir basın açıklaması yapılmıştır.
14 Ekim 2020 tarihinde, Engelliler Konfederasyonu ve Türkiye Sakatlar Konfederasyonu’ndan oluşan bir heyetle TCDD Genel Müdürü Kamuran Yazıcı ziyaret edilerek engellilerin seyahat hakkıyla ilgili son dönemlerde sıkça gündeme gelen sorunlar dile getirildi. Toplantı sonucunda TCDD’deki engellilere uygulanan seyahat engelinin ortadan kaldırılmasında mutabakat sağlanmıştır.
9 Ekim 2020 tarihinde, Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyine bir ziyaret gerçekleştirildi. Pandemi süreciyle ilgili karşılıklı bilgilenme yapıldı. Engelliler Konfederasyonu ve Türk Tabipler Birliğinin ortak projeler üretilebileceği teyit edildi.
14.10.2020 Çarşamba günü saat 17.00’de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Zehra Zümrüt Selçuk makamında ziyaret edilerek engelli personel atamaları konusundaki görüş ve taleplerimiz dile getirildi.
CHP Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Taşkın 13.10 2020 tarihinde ziyaret edildi. CHP’nin engellilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olması sıfatıyla kendisine Konfederasyonumuz temsilcilerinin de yer alacağı bir ortak çalışma gurubu oluşturulması, TBMM’de 2021 bütçe çalışmaları kapsamında ortak önerilerimizin kabul edilmesinin sağlanması, TBMM’de tüm siyasi partilerin ortak önergesiyle engelli çalıştırma kotasının artırılması ve en önemlisi öncelikle CHP’li belediyelerde engelli çalıştırma kotasının en az %5’e çıkarılması önerildi.
Engelli hakları konusunda toplumda farkındalığın daha yoğun olduğu 3 Aralık günü Konfederasyonumuzun bir dizi etkinlikleri olmuştur. 1 Aralık 2020 Salı günü, mecliste yapılan gurup toplantıları sebebiyle CHP, MHP, HDP gurupları ziyaret edilmiştir. CHP gurup toplantısında Sayın Kılıçdaroğlu’nun engelli sorunlarını dile getirmesi sağlanmıştır. Ayrıca kendisiyle yüz yüze bir çalışma toplantısı yapılarak engelli sorunlarının çözümü içerikli bir dosya sunulmuştur.
MHP Gurup Başkan Vekilleri Erkan Akçay ve Levent Bülbül’ün katılımıyla bir toplantı yapılmış olup 2021 yılı bütçesinde engelliler lehine bazı düzeltmeler talep edilmiş ve acil çözüm bekleyen engelli sorunlarını içeren bir dosya kendilerine verilmiştir. Yine aynı gün heyetimiz HDP Gurup Başkan Vekili Saruhan Oluç’u da ziyaret ederek taleplerimizi içeren bir dosya sunulmuştur. Saruhan Oluç ve HDP’li engelli vekil Musa Piroğlu ayrı ayrı yaptıkları meclis toplantılarında sorunlarımızı bizim ilettiğimiz şekliyle ayrıntılı olarak dile getirmişlerdir.
2 Aralık Çarşamba günü Konfederasyon merkezimizde engelli haklarıyla ilgili kapsamlı bir basın açıklaması yapılmıştır. Basın açıklaması aynı gün ve 3 Aralık 2020 Perşembe günü, Global TV, Kanal B, Ulusal Kanal, Artı TV, Medya TV, Can TV başta olmak üzere birçok basın kuruluşlarında yer bulmuştur. Ayrıca 3 Aralık Perşembe günü Kanal 5, Artı TV ve Kanal B’de Konfederasyon Başkanının katılımıyla canlı özel programlar yapılmıştır.
3 Aralık Perşembe günü Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un daveti üzerine bir zoom programı yapılmıştır. Programa, Konfederasyon Başkanımızın yanı sıra Engelli STK çevrelerinden yaklaşık 10 kişi katılmıştır. Toplantıda ikinci konuşmacı olarak söz alan Konfederasyon Başkanımız güncel çözüm bekleyen sorunlarımızı ayrıntılı olarak tekrar dile getirme fırsatı bulmuştur.
Aynı gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun daveti üzerine online toplantıya Konfederasyon Başkanımız katılmıştır. Bu vesileyle çözüm bekleyen sorunlarımızı bir kez daha dile getirmiştir.
Konfederasyonumuzun koordinatörlüğünde, Tüketici Hakları Derneği ve Bulgaristan Engelliler Birliği ortaklığında, Engellilerin Tüketici Haklarını konu alan Merkezi Finans ve İhale Birimi hibe destekli 15 aylık bir çalışma projesinin sözleşmesi 22.12.2020 günü imzalanmıştır. Projenin uygulamasına 1 Nisan 2021 itibariyle başlanması planlanmaktadır.
Siyaset kurumunun engelli hakları konusundaki çalışmaları olması gereken yerden uzakta.
Siyaset kurumunun engelli hakları konusunda ne yapması gerektiğine yukarıda engelli hakları konularının altında önerilerimiz şeklinde yer verdik.
Ancak yaklaşım şekli konusunda olmazsa olmaz önerimiz şudur:
Siyaset kurumu engellilerin sorunlarını çözmek istiyorsa iki şeye dikkat etmelidir. Birincisi sorunların tespiti, ikincisi ise sorunların başarılı bir şekilde nasıl çözüleceğidir. Sözü uzatmaya dolandırmaya gerek yok. Sorunların tespitinde ve çözümünde başarının yolu sorunu muhataplarıyla birlikte çalışmaktır. Yani engellilerle birlikte tespit edecek ve onlarla birlikte çözecektir. Bu evrensel olarak kabul edilen en bilimsel yöntemdir. Biz siyaset kurumundan bunu bekliyoruz.
Yerel yönetimler içinde de aynı yaklaşım sağlanmalıdır.
Ne yazık ki, ne merkezi yönetimin ne de yerel yönetimlerin yaklaşımları yeterli değildir.
Engelli Sivil Toplum Kurumları olması gereken yerden uzaktalar.
Türkiye’de engellilerin yerel, genel ve uluslararası temsili, yeterli düzeyde değildir. Engellilere yönelik fırsat eşitsizliği, ayrımcılık, toplumsal önyargılar ve engellilerin çok önemli bir bölümünün temel kamusal hizmetlere erişimde sorun yaşaması gerçek anlamda bir temsilin en önemli engelleridir.
Engelli örgütlenmesinin insan hakları temelli yaklaşım dışındaki geleneksel eğilimleri esas alması sorunludur. Engellileri dar sosyal yardım kalıpları içerisinde konumlandırmanın kendisi ayrımcılığı beslemektedir.
Sistematik, toplumsal ve sistemsel bir ayrımcılığa maruz kalan engellilerin “ırk, ten rengi, cinsiyet, cinsel yönelim, dil, din, siyasi veya başka fikir, ulusal, etnik veya toplumsal köken, mülkiyet, doğum, yaş veya başka bir statüye dayalı ayrımcılıkları ret ederek bunlara karşı yürütülen mücadelelerle ortaklaşması gereklidir.
Engellilerin sadece engelli dernekleri ve STK’larında değil tüm kurum ve kuruluşlarda yer alması ve ekonomiden ekolojiye, enerjiden zoolojiye, kısacası a’dan z’ye her konuda engellilerin sözü olmalıdır.
Bir başka yaklaşım Engelli STK’larının evrensel Demokratik Kitle Örgütleri konumunda olmaları gerekir. Bunun en ön koşulu her şeyden önce Hükümet dışı olmak durumundadır. İktidar kurumlarının arka bahçesi konumundan uzak olmalıdır. Kendi içinde şeffaf ve demokratik olmalıdırlar.
Biz öncelikle engelli örgütlerinin temel haklar konusunda birlikte davranmalarını benimsiyoruz. Bu amaçla tüm engelli örgütlerine ortak davranma konusunda açığız, onları her fırsatta bu anlayışa çekmeye çalışıyoruz
Engelli hakları mücadelesi toplumsal bir mücadelesidir. Ülkemizin tüm sorunları engellilerin de sorunlarıdır. Bir başka deyimle engellilerin sorunlarının kaynağı ile toplumun diğer tüm haksızlığa uğrayan kesimlerinin kaynağı aynı noktadandır.
Bu gerçekler ışığında her gün erkek şiddetine maruz kalan ve ailenin ağır ekonomik geçim yükünü taşıyan kadınlardan, geleceği karartılmaya çalışılan gençlerimize, yıllardır zaten üç kuruş olan ücretlerini alamayan maden işçilerinden, mesleki hakları için mücadele eden avukatlara, yaşanabilir bir dünya için mücadele eden çevrecilerden toplum sağlığı için kendi canlarını hiçe sayan sağlık çalışanlarının mücadelelerinde eşgüdüm sağlanmazsa başarılı olmamız beklenemez.
Engelliler Konfederasyonu olarak bizler tüm bu kesimlerle demokrasi temelinde, ittifakla ortak mücadele modelini savunuyoruz.
Evrensel ve tarihsel deneyimler bunu gösteriyor.
25.12.2020
MUSTAFA ÖZSAYGI
ENGELLİLER KONFEDERASYONU BAŞKANI
Sosyal Medya'da Paylaş!
No Comments